Anasayfa
  • Dünya
  • Spor
  • Yaşam
  • Güncel
  • Eğitim
  • Teknoloji
  • Sağlık
  • Ekonomi
  • Ara
  1. Haberler
  2. Güncel
  3. Zeki ve Ahmet Zorlu'dan ticareti öğrendik Osman Terzi
Güncel
Yayınlanma: 03 Şubat 2022 - 15:43
Güncelleme: 21 Aralık 2022 - 15:30

Zeki ve Ahmet Zorlu'dan ticareti öğrendik Osman Terzi

A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Zeki ve Ahmet Zorlu’dan ticareti öğrendik Osman Terzi
Osman Terzi, ticarete küçük yaşta tablacılık yaparak başlar.

Belki de ondaki girişimcilik ruhunu ilk gören babası olur

ve ağabeyi yerine ailenin geçiminde yükü onun küçük ama

bu ağır sorumluluğu hakkıyla taşıyabilecek güçteki omuzlarına yükler.

Yanılmaz da. Çünkü Osman Terzi, bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirir

ve yarım asrı bulan ticaret hayatında önemli başarılara imza atar.

Onun kaderinde bir diğer önemli nokta da bugün Türkiye’de

önemli bir marka olan Zorlu Ailesi’yle yollarının kesişmesi olur. Zeki

Zorlu’nun, babasına; “Osman madem okumayacak bari benimle çalışsın.”

teklifi Osman Terzi’nin hayatında önemli bir kırılma noktası olur.

Zeki ve Ahmet Zorlu’dan çok şey öğrenir; âdeta başarıya giden yoldaki

taşları burada dizmeye başlar, geleceğini inşa eder.

“Biz belki üniversite okumadık ama o kültürü Semerciler’de fazlasıyla

aldık.” diyerek eski dönem Trabzon ticaret kültürünün taşıdığı

değere büyük bir özlemle atıfta bulunan Osman Terzi, başarıya giden

yolda üç temel temaya vurgu yapıyor: “Çok dürüst olacaksın, çok çalışacaksın,

çok temiz olacaksın!”

İş yaşamını bu temel ilkeler üzerine inşa eden Terzi, daha çok kazanma

ihtimaline rağmen memleket sevgisiyle Trabzon’u terk etmez,

etmeyi de düşünmez.

Osman Terzi ile iş yaşamını, Trabzon’un eski ticaret kültürünü, esnaf

dayanışmasını, TTSO’yu ve şehrin geleceğini konuştuk.

Osman Bey, ticarete nasıl ve ne zaman başladınız?

Cumhuriyet İlkokulundaki eğitimimden sonra okuyamadım. O

dönemde, babamın da toprak altında kalmasından dolayı maddi bakımdan

zarar gördüğü için ailem beni okutmadı. Çünkü 8 kardeştik ve

ailede ben biraz daha faal bir çocuktum. İlkokul son sınıftayken, yazları

Kunduracılar Caddesi’nde tablacılık yapıyordum. İlkokul bittikten

sonra da babam bana, “Osman, sen okumayacaksın, kardeşlerine bakacaksın!”

dedi.

Babanız neden bunu ağabeyinize değil de size söyledi?

Çünkü iki numara, yani ben daha aktiftim. Ağabeyim ortaokul

ikinci sınıfa gidiyordu, ben ise yeni başlayacaktım. Babam da ağabeyim

için ‘okula devam etsin’ diye böyle düşünmüş olabilir.

Böyle olunca, babamla Sayın Zeki Zorlu ve Ahmet Zorlu’nun Semerciler

Velioğlu Pasajı’nda iken dostlukları vardı. Onları ailece tanıdığımız

için Zeki Bey babama; “Madem Osman okumayacak, çalışacak;

bari benimle çalışsın. Neticede biz bir aileyiz, birbirimizi tanıyoruz.”

dedi.

Babam da bana, “Zeki ve Ahmet Beylerle çalışır mısın?” diye sordu.

“Evet.” dedim.

TÜRKİYE’DE 4 TANE ÜNİVERSİTE VARDIR…

Böylece 1967 yılının Eylül ayında Zorlularla birlikte Semerciler’de

işe başladık. Yaklaşık 48 yıl oldu. Şükürler olsun, 48 yıldır bu ticari

ilişkimiz devam ediyor.

Biz bu dönemde Semerciler’de ne gördük? Bizi nasıl etkiledi, dilerseniz

ona değineyim. Bakın Türkiye’de 4 tane üniversite vardır bizim

açımızdan. Birincisi Semerciler üniversitesi, ikincisi Sultan Hamam

üniversitesi, üçüncüsü Ankara’da Çıkrıkçılar yokuşu üniversitesi, dördüncüsü

de İzmir’de Kemeraltı üniversitesidir.

Trabzon Semerciler bu kadar önemli mi?

Evet, Trabzon’da Semerciler çok etkin bir yerdi. Burada biz büyüklerimizden

saygıyı, küçüklerimizden sevgiyi gördük. Hemen hemen 50

yıla yakın bu sokaklarda büyüdük.

Nasıl bir Trabzon’du o günün Trabzon’u?

Tüccarlığı biz burada öğrendik. Nasıl mı? Bunu size o günlerde

yaşanan bir iki olay üzerinden anlatayım. Semerciler’de veya Kemeraltı’nda

iki esnaf arkadaş birbiriyle konuşmayabilirdi. İkisinin de mağazasının

önünde sergileri var. İkisi de aynı malı satıyor. Birisi camiye

gidiyor veya bir iş için ayrılıyor dükkânından, bir müşteri geliyor

o sırada. O esnaf, konuşmadığı arkadaşının tezgâhına, mağazasına bir

müşteri gelirse gidiyor ilgileniyor; malı satıyor, parasını alıyor ve masasının

üzerine koyuyor. Yani müşteriye, “Gel bende de aynı mal var, sana

onu satayım.” demiyor. Böyle bir esnaf kültürü, birlik beraberlik vardı.

Yani küs olsa bile esnaf arkadaşının hukukunu koruyan bir komşuluk,

tüccarlık anlayışı...

Evet. Bir başka olay daha nakledeyim. İki esnaf, birisi biraz daha

yaşlı. Birinin senedi var. Senetlerin 5’inin 3’ünü ödedi, 2’sini ödeyemiyor.

İş yok. Hâliyle senet protesto oluyor. Karşıdaki komşu bunun

sıkıntısını görüyor. Yanındaki tezgâhtarı çağırıyor ve ona patronunun

sıkıntısını soruyor. Tezgâhtar, “İşler durgun; patron senedi ödeyemedi,

onun için morali bozuk.” diyor.

Ne kadar borcu olduğunu soruyor, öğreniyor ve kendisi bir zarfın

içinde tezgâhtara o miktar parayı veriyor. Gidip kasasına koymasını

ama kendisinin gönderdiğini kesinlikle söylememesi gerektiğini tembihliyor.

Neden? Mahcup olmasın diye. Terbiyeye bakar mısınız? Para

kasaya koyuluyor tabii. İş yeri sahibi gelip bakıyor ki kasada para var.

Soruyor. Tezgâhtar diyor ki; “Komşularımızdan birisi para gönderdi,

‘Senedini ödesin, parası olunca öder dedi.’” İşte böyle bir Semerciler

kültüründen geçtik. Sözün, birliğin, beraberliğin, paylaşımın, dostluğun

en iyisini Semerciler’de, Kunduracılar’da büyüklerimizden gördük.

Biz bu üniversiteden geçtik. Fikri olarak üniversite okumadık ama

bizim üniversitemiz, eğitimimiz böyle idi.

ZEKİ VE AHMET ZORLU’DAN TİCARETİ ÖĞRENDİK

Sayın Terzi, Zeki ve Ahmet Zorlu’nun eğitiminden geçmiş bir tekstilci

olarak, onlardan en çok ne aldınız? Neden gitmediniz bu şehirden?

Oysa gidip daha da büyüyebilirdiniz?

Evet, gidebilirdik ama gitmedik. Biz Zeki ve Ahmet Zorlu’dan ticareti

öğrendik, kültürel açıdan çok faydalandık. Zamanımızın çoğu mağazada

geçerdi. Onlardan dürüstlüğü öğrendik.

Ticaretin üç teması vardır; çok dürüst olacaksın, çok çalışacaksın,

çok temiz olacaksın. Bu üç madde çok önemlidir.

Dürüstlük derken karşınızdakine çok dürüst olacaksınız; çıkarınız

için bundan vazgeçmeyeceksiniz, sözünüzün eri olacaksınız. Alım satım

yaptıktan sonra o iş biter. Yarın mal geldi, fi yat arttı, noksandı olmaz.

Alan almış, satan da satmış, iş bitmiştir.

Çok temizliğe gelince; mağazanız, sattığınız mal, eviniz, kıyafetiniz

temiz olacak. Her şeyiniz temiz olacak.

Başarıya gelince; çok çalışacaksınız. Herkes 8 saat çalışırsa fark olmaz.

Olması için 12, 15 saat çalışacaksınız ki bir fark ortaya çıksın. Biz

sabahlara kadar çalışırdık. Gerçekten de çok çalıştık, bundan yılmadık.

Biz çalışırken Zeki ve Ahmet Beyler de en az bizim kadar çalıştılar.

Biz imalat yaptığımız dönemlerde hiçbir zaman, ‘Şu malı şöyle yapalım

da çok para kazanalım.’ düşüncesinde olmadık. ‘Şu malı yapalım,

kaliteli yapalım, müşteriye sunalım. Beğeniyorsa fi yatını koyarız, o

problem değil.’ derdik. Yani milleti kandırmak için mal satmadık.

TAM TRABZON’DAN GİTMEYE NİYETLENDİK DERKEN…

Trabzon’dan gitmemeye gelelim...

Evet, gidebilirdim. Ahmet Bey de bunu söyledi ama ben ‘gideyim

mi, gitmeyeyim mi?’ derken 1995 yılında otel işi oldu. O arada gitmeye

bir niyetlendim ama otel işi gündeme gelince Ahmet Bey bana; ‘Osman,

bunu yapalım mı?’ diye sordu. Biz de, ‘Evet, Trabzon’a bir yatırım yapalım.’

dedik. ‘İyi düşün taşın.’ dedi.

Neticede karar verdik, en son oteli almaya giderken Ahmet Bey

bana; “Bak Osman, bu iş tekstil işine benzemez. Zor iştir. Trabzon’da

kalırsın, kendine güveniyorsan alalım.” dedi. Biz de 40 yaşındayız tabii,

Trabzon’da şehrin göbeğine otel yapacağız, İstanbul gözümüzde değil.

Hâliyle 1995’te oteli aldık, 1997’de de hizmete açtık.

Sizi Trabzon’da Zorlu Otel tuttu diyebilir miyiz?

Evet, öyle oldu.

Sayın Terzi, TTSO öykünüze gelelim. Meclis üyeliğine hangi dallarda

seçildiniz, beklediğinizi buldunuz mu?

TTSO’ya ilk dönem, Allah rahmet eylesin Mazhar Afacan Bey’in

ilk döneminde girdim. 4 yıl meclis üyeliği yaptık. Sonraki 4 senede de

kendi yönetiminde çalıştık. Bu 4 yıl severek, çok faal çalıştık. 4 yıl gerçekten

çok faaldi, çünkü Rusya kapısının açılması vardı.

Sarp Kapısı yeni açılmıştı değil mi?

Evet, bu kapsamda Rusya’ya fuarlara gittik. Sergiler açtık, kardeş

şehir protokolleri imzaladık. Bir gün fuar yaparken Sayın Valimiz Alaaddin

Yüksel, Emniyet Müdürümüz Aydın Genç, Rize Ticaret Odası ile

Sochi’ye fuara gidiyoruz. Avrasya gemisindeyiz, gemi arızalandı ve 10

saate yakın gemide kaldık. Valimiz bize, “Arkadaşlar moraliniz bozulmasın.

Siz TTSO olarak Sochi’ye değil, Sibirya’ya da gitseniz yine de

sizinle geleceğim.” dedi. Onu hiç unutamam.

Rusya’daki fuarlarda Rize TSO ve Trabzon TSO çok büyük ilgi gördü.

Buradan getirdiğimiz ürünler çok beğenildi, orada anlaşmalar yaptık.

Sibirya’dan dahi gelenler vardı. Bu işi 3 kez tekrarladık. Rahmetli

Mazhar Bey çok girişken bir insandı.

RUSLAR BURAYA GELİNCE ZAMANLA İŞİ ÖĞRENDİLER VE

HÂLİYLE MALIN KAYNAĞINA GİTTİLER

Trabzon’da daha sonra Rusya ile ticaret çöktü. Bunun nedeni ne

oldu?

Bunu biraz yanlış değerlendiriyoruz; şöyle ki biz de burada çok mal

sattık. O dönemde kamyonlarla tekstil ürünleri sattık. Ama şu gerçeği

gözden uzak tutmamalıyız, Ruslar buraya gelince zamanla işi öğrendiler.

Malın nereden geldiğini sorguladılar ve İstanbul’dan, Bursa’dan

geldiğini öğrendiler. Hâliyle malın kaynağına gittiler. Bunda ticaret sırasında

işi onlara öğretmemiz de etkili oldu tabii. Hâliyle büyük alıcılar

yavaş yavaş İstanbul’a gittiler; orada bir Laleli piyasası açıldı. Gidip

baktılar ki Laleli piyasası çok büyük bir piyasa. Oteller, imalatçılar büyük

oranda orada. Hâliyle yavaş yavaş ürünün merkezine, kaynağına

gittiler. Ama bu hep, “Buradan Rusları kaçırdık, bizim yüzümüzden

gittiler.” diye anlatmaya başlandı. Aslında öyle bir şey yok, işin özü

adamlar işin kaynağını buldular.

O dönemden sonra, mesela benim oğlum da Laleli’dedir, orada

Zorlu ile birlikte tekstil fi rmamız var. BDT ve Arap ülkelerine mal satıyoruz, ihracat yapıyoruz. Yani iş devam ediyor ama Trabzon o talebi

karşılayamadı.

TTSO’ya geri dönelim, TTSO’nun fonksiyonu ve sizin oradaki durumunuzla

ilgili konuşalım.

İkinci dönemde Sayın Mazhar Afacan’la birlikte olduğumuz dönemde,

Oda’nın inşaat işine başladık. Dedik ki ‘Bunu yapacağız.’ Yaptık

da. Bir de bizim dönemimizde esnaf, STK’larla, üyelerimizle çok

faaldik. Çalışmalar ve araştırmalar yapıyorduk. Üniversite ile bağlantımız

iyiydi. Sonra gelen arkadaşlar da bu işi yaptılar ama Mazhar Bey’in

ikinci dönemi kadar başarılı olamadılar diye düşünüyorum.

Şu ana kadar olanların hiçbiri mi başarılı olamadı size göre?

Başarılı oldular, olamadılar diyerek haksızlık yapmayalım ama

Mazhar Bey’in ikinci dönemi çok faaldi, farklıydı. Gerçekten de çok

özel bir dönemdi. Biz içindeydik diye demiyorum ama bu dönem gerçekten

de çok ses getiren bir dönem olmuştur.

TTSO’nun şu anda kent üzerinde, siyaset üzerinde belli bir ağırlığı

var. Yatırım adasını projelendirdi. Bazılarını kabul ettirdi ve önemli

mesafeler alınmak üzere. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gayet iyi, tabii şu andaki yönetimi bu açıdan kutluyorum, gerçekten

çok iyi çalışıyorlar.

TRABZON SANAYİ ŞEHRİ OLMAZ, BUNU HAYAL ETMEYELİM

Trabzon’un geleceğini nasıl ve nerede görüyorsunuz?

18 yıldır turizm işi yapıyoruz. Trabzon’da Karadeniz’in ilk 5 yıldızlı

otelini açtık ve hâlen devam ediyoruz. Şimdi yine bölgemizde 5 yıldızlı

oteller yapılıyor. Bunları da destekliyoruz.

Fakat şunu kabul etmek gerekir; Trabzon sanayi şehri olmaz, bunu

hayal etmeyelim. Çünkü altyapısı yok. Bir fabrika kurmak için altyapı

gerekir. Biz bu işi burada yapalım dedik ama baktık ki altyapı müsait

değil. Mesela Manisa’da Vestel fabrikası var, inanın belki 100’den fazla

alt üreticisi var. Vestel’i gelip buraya kurarsak o 100 alt üreticiyi bulabilir

misiniz? Hayır. Hâliyle bizde sanayi olmuyor.

Peki, Trabzon’da ne yapacağız? Trabzon’u turizm, ticaret ve eğitim

merkezi yapacağız diyoruz ve bu görüş herkes tarafından kabul görüyor.

Arap turizminde gelecek görüyor musunuz?

Evet, görüyorum. Yalnız bu çok hızlı büyüyor, özel sektör buna

ayak uydurmaya çalışıyor ama kamu tarafı ve belediyeler bu büyümeye

ayak uyduramıyor. Bunun sebepleri de çok açıktır. Mesela yazın çok

tartışıldı, işte otel fi yatları çok pahalı diye. Pahalı satılsın, önemli olan

bunun altını doldurabiliyor mu? Önemli olan budur. İşletmenin ruhsatı

var mı? Yapı kullanması var mı? Bunlara bakmak lazım.

Belediyenin de altyapısı buna hazır değil. Bu kadar büyük oteller

yapılıyor, çok sayıda turist geliyor. Bu sene Suudi Arabistan’dan 180

charter seferi yapıldı, gelecek sene bu sayı 300 olabilir. Ama otellerde

personel yok. Oysa yetişmiş personel olması lazım. Turizm meslek

yüksekokulları, üniversite, TTSO, esnaf odaları birlikte hareket edecek;

personel yetiştireceğiz ve turizme hizmet edeceğiz. Bu altyapıyı

yapamadığımız veya eksik yaptığımız için arzulanan sonuçları elde

edemiyoruz.

TRABZON HÂLÂ TABELA VE YÖN LEVHALARI İLE BİR BÜYÜKŞEHİR HAVASINA BÜRÜNEMEMİŞ

Örnek olarak Akçaabat’tan Trabzon’a gelmek isteyen bir arkadaşınıza,

merkezdeki Zorlu Grand Otel’i nasıl tarif edersiniz? Zorlu Grand

Otel’i, Meydan Parkı’nı bulabilir mi? Bulamaz. Gerekli yön levhaları

var mı? Yok. Konya’ya gittim, şehre girmemle sanki Mevlana Türbesi’ni

elimle koymuş gibi buldum. Bizde böyle mi? Trabzon hâlâ tabela ve yön

levhaları ile bir büyükşehir havasına bürünememiş.

Peki Sayın Terzi, demir yolu Trabzon’a ne getirir?

Demir yolu Trabzon için mükemmel olur. Doğuyla bağlantımızı

güçlendirir.

Son olarak ne eklemek istersiniz?

Biz 50 yıldır Trabzon’dayız, bu şehrin sevdalısıyız. Çok kazanmak

için burayı terk etmedik. Biz eskisi gibi büyüğüne saygılı, küçüğüne

karşı sevgili, dostane bir şekilde birbiriyle samimi gönül köprüsü kuran

bir Trabzon istiyoruz. Çünkü biz bunu gördük, çocukluğumuzdaki

samimiyeti tekrar görmek, yaşamak istiyoruz.

Esnaf dayanışmasını görmek istiyoruz. Eskiden bir esnaf kendine

pide yaptırsa diğer esnaf arkadaşını da düşünürdü. Böyleydi. Bu günleri

özlüyoruz.

Peki, çocuklarınız burada yaşayacak mı?

Hayır, burada değiller. Kızım ve oğlum İstanbul’da. Küçük oğlum

basın işinde ama mezun olunca sanırım o da bizim sektörde olur.

Son olarak şunu söylemek isterim; ‘Dünyaya bir daha gelsen ne olmak

istersin?’ deseler emin olun yine tekstilci olurdum.

Osman Bey sizlere mutlu ve mesut yıllar diliyor, teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim.

2022/02/03/44711-0.jpg
2022/02/03/44711-1.jpg
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
İlginizi Çekebilir
49-50-57-59 yaş üstüne müjde! 1999-2008 arası SGK girişi olanlara EYT şartsız erken emeklilik
49-50-57-59 yaş üstüne müjde! 1999-2008 arası SGK girişi olanlara EYT şartsız erken emeklilik
Taşeron çalışanlara kadro ve erken emeklilik müjdesi: 7200 prim günü tamamlayan herkes kazanacak!
Taşeron çalışanlara kadro ve erken emeklilik müjdesi: 7200 prim günü tamamlayan herkes kazanacak!
Adana’da orman yangını
Adana’da orman yangını
Kayseri’de traktör uçuruma yuvarlandı: 2’si ağır 8 yaralı
Kayseri’de traktör uçuruma yuvarlandı: 2’si ağır 8 yaralı
Son Haberler
Malulen Emeklilik Aylığı (Maaşı) Hangi Durumlarda Kesilir?
Malulen Emeklilik Aylığı (Maaşı) Hangi Durumlarda Kesilir?
İstifa eden kişi işsizlik maaşı alabilir mi? İşsizlik maaşı şartları
İstifa eden kişi işsizlik maaşı alabilir mi? İşsizlik maaşı şartları
Yaz aylarında çocuklarda kırık, çarpma ve morluk riski
Yaz aylarında çocuklarda kırık, çarpma ve morluk riski
Karaman’da kaybolan 2 yaşındaki bebek, 12 saat sonra bulundu
Karaman’da kaybolan 2 yaşındaki bebek, 12 saat sonra bulundu
BtcTurk GameFest Offline Finalleri, 27-28-29 Haziran’da ESA Arena’da
BtcTurk GameFest Offline Finalleri, 27-28-29 Haziran’da ESA Arena’da
Trabzon'da 3 kızını tabancayla öldüren baba için yeni karar!
Trabzon'da 3 kızını tabancayla öldüren baba için yeni karar!

Ana Sayfa
Dünya
Spor
Yaşam
Güncel
Eğitim
Teknoloji
Sağlık
Ekonomi
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Arşiv
Hava Durumu
  • Asayiş
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Spor
  • Yaşam
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Arşiv
  • Hava Durumu

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.