Kupa mı? Ne münasebet!
Siz bir şehre yeniden can verdiniz be!
Bir kupanın, bir canın karşısında ne hükmü olabilir ki?
Siz, bize bizi unuttuğumuz yerden hatırlattınız.
Unutmuştuk çünkü… Ne zaman gülsek araya keder karışıyordu, ne zaman sevsek umut eksik kalıyordu.
Ama siz geldiniz.
Ve olur da bu hatırlayışı kalıcı kılmayı başarırsak bir gün;
O zaman adınız, Özkan Sümerlerle, Ahmet Suat Özyazıcılarla, Necati Özçağlayanlarla, Ali Kemal Denizcilerle, Şenol Güneşlerle birlikte anılacak.
Hem de onurlu bir sayfanın tam ortasında.
Abartılı mı geliyor bu sözler? Belki.
Ama söyleyin, bu sezon kaç kez taştı Akyazı?
Kaç kez gerçekten “tribün” oldu o tribünler?
Siz hatırlattınız bu şehre neyle heyecanlandığını.
Yaylalarda dizleri kan içinde top koşturan o inatçı çocukları…
Kanla çim yeşilini birbirine karıştıran o tutkuyu…
Siz bu şehir için sadece birer futbolcu değil, birer hafıza oldunuz.
Sağ olun.
Hatırladık.
Çünkü siz, aslında bizsiniz.
Yetenek değil sadece; mısır ekmeğiyle büyümüş bir irade…
Yokuş yukarı yaşanan bir hayatın disiplini…
Ve Karadeniz’in hoyrat coşkusuyla yoğrulmuş bir ruhsunuz siz.